29 Şubat 2020 Cumartesi

28-YALNIZ VE MUTSUZLARIMIZ

SOLMUŞ GÜL | ALİ OSMAN TATLI


28-YALNIZ VE MUTSUZLARIMIZ

      Yakın zamanda Avrupa'da ''Yalnızlık Bakanlığı''nın kurulduğunu duyduğumda ilkin çok şaşırmıştım.Fakat biraz durup düşündüğümde aslında bizim toplumun genelinin de yalnızlık içinde olduğunu farkettim ve bu durumdan derin bir elem duydum.
      Geleneksel yapımızdan vazgeçip modern hayatı tercih ettiğimizde geniş  aileden çekirdek aileye geçmiş olduk.Bununla da yetinmeyip küçük problemlerde çözüm yolu aramaktansa bir çok kişi boşanma  yolunu tercih etti.Böylece toplumumuzda büyük bir yalnız ve mutsuz gurup oluştu.Bireysel yaşamayı arzulama , alabildiğine özgür olma ve hiçkimseye katlanamama tutkumuz yüzünden böyle gidersek  sonumuz Avrupa ülkeleri gibi olacak ne yazık ki...Yalnız yaşayanlar,yalnız ölenler,öldükten bilmem kaç zaman sonra duyulan koku yüzünden öldüğü anlaşılanlar...
      Taa en başından olaya bakacak olursak ;evlenen gençlere -tabii maddi durumları iyiyse- ayrı ev kurulur (bence genelde kayınvalide geline,gelin de kayınvalideye tahammül etmemeye niyetlendiğinden).Düzen kurulduktan sonra da plan ve programlar genelde çekirdek aileye göre yapılır.Hafta içi anne-baba işe gider,çocuklar okula...
Hafta sonu babalar biraz daha rahattır ama annelerin temizlik ve ütü işi olur.Bu işler bittikten sonra çekirdek aile avm'lere , restourantlara, sinemaya ...vs. gitmeyi tercih eder.Böylece akrabalarla aralarına mesafe girmiş olur.Eee ''Gözden ırak olan gönülden de ırak olur''.Demiş büyüklerimiz.
       Uzun süre yanına gidemediğimiz akrabalarımız nice zaman sonra buluştuğumuzda bundan dolayı küçük imalarda bulunacak olsa bu defa da kalbimiz kırılır ve ''havadan nem kapma''ya başlarız.Akraba görüşmelerimiz artık tatsız tuzsuz geçmeye başlar.Genelde sohbetlerden başlar ağrır ve  ağızların tadı kaçar.
      Bazı eltilerin kıskanç tavırları,bazı kayınvalidelerin küçük bir sözünün gelinleri aylarca küsme moduna sokması( gelin küsmek ve geliş- gidişi kesmek için bahane bekliyordur belki de...),kayınpederin bir davranışının, damadı garip triplere sokması,baba ve amcalar arasındaki adaletsiz miras paylaşımı,halaların kendi çocuklarıyla yeğenlerini kıyas yapması ve bunun da muhatabını incitmesi gibi sebeplerle insanlar yalnızlaşmaya başlamıştır.Yani yakınımız olan bazı akrabalarımızın vicdandan uzak ,adaletsiz tavırları yüzünden ne yazık ki çoğu kişi kabuğuna çekilmiş durumdadır.Çocuk parklarına giderseniz derin acıyı daha somut şekilde görebilirsiniz.Genelde her çocuk bireysel oynar ve bunun sonucunda sıkılıp mutsuz olur.Çocukların yanlarında bulunan yüzleri asık anneler üzüntülü şekilde iç çeker dururlar.Aslında herkes bu yalnızlıktan şikayetçidir ; malum insan sosyal bir varlıktır.
      Kendi akrabalarıyla bağları zayıf olanlar ''akrabadan ne hayır gördüm ki elden ne göreceğim.''düşüncesine girince  komşuluk ilişkileri de zayıflamaya başlamıştır.
      Eğer toplumda güven ve adalet yeniden tesis edilmezse bu gidişle korkarım ki  yakın zamanda bizde de ''Yalnızlık Bakanlığı'' kurulacak böylece yalnız yaşayıp yalnız öleceğiz...

                                                                                           SUMEYE BARUT

                                                 
      

22 Şubat 2020 Cumartesi

27-BİZDE BOYKOT KÜLTÜRÜ YOK

Uygunsuz Vaziyet: ''Dur!'' noktası...





      Gün içinde damarımıza basarak bizi sinir eden nice şeyler oluyor değil mi değerli okuyucularım?

      Manevi ve milli değerlerimize saygısızlık yapan,siyasi tercihlerimize karışan ,kendi ideolojisini empoze etmek için canhıraş şekilde tacize girişen saygısızlar olabiliyor.Ayrıca tv. programlarıyla veya internet üzerinden çoluk çocuğumuzun ahlakını bozmaya çalışan nice hadbilmezlerle karşılaşıyoruz maalesef.Peki böyle durumlarla karşılaşınca ne derece karşı atağa geçebiliyoruz? Saygısız söylemlerde bulunan,kutsallarımıza tahammül edemeyenlere karşı nasıl bir mücadele yapmamız gerektiğini biliyor muyuz? Burada ''Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.''Hadisini hatırlatayım."Hak" Allah'ın adıdır ve en büyük haksızlık manevi değerlere ,yani Allah'ın hakkına karşı yapılan hadbilmezliktir.Sonra da kul hakları gelir.
   
      Bu tür durumlarda boykot anlamında neler yapıyoruz acaba,burada iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım lütfen. ''Ayşe şunu yapmadı,Fatma şunu demedi, Ali-Veli gelmedi'' değil,biz kendimiz tepki olarak şimdiye kadar ne yaptık ve bundan sonra da ne yapacağız acaba?(Şükür ki ben tepkisiz biri değilim.Gücümün yettiğince...)

      Aydınlanmak için biraz İslam tarihine bakalım isterseniz:

      Hz. Peygamber(as.) dönemine bakarsanız iki boykot olayına rastlarsınız.Birincisi:Mekke dönemindeyken Mekkeli müşrikler müslümanları dinlerinden döndürmek için her yolu deniyorlar.Müslümanların zerre kadar taviz vermediğini görünce de en sonunda boykota başvuruyorlar.Onlarla alışverişi ve konuşmayı kesiyorlar.Öyle ki onlardan biriyle evlenmeyi dahi yasaklıyorlar.Müslümanlar bu dönemde  maddi olarak zayıfladıkları gibi aç kaldıklarından dolayı da zayıflayıp hastalanıyorlar.Bir yolunu bulunca da doğup büyüdükleri,evlerinin ,anılarının ve akrabalarının olduğu bu diyarı terketmek zorunda kalıyorlar.

      İkinci boykot ise:Hz. Peygamber (as.) ve sahabeler (r.anhüm) Medine'de İslam devletini kuruyorlar.İlk başta müslümanlara ait bir pazaryeri olmadığından müslümanlar Medine'deki pazarlardan alışveriş yapıyor. Fakat daha sonraları Müslümanlar güçlenince Medine'de müslümanlara ait pazaryeri kuruluyor ve artık Hz.Peygamber (as.) müslümanlara diğer pazarlardan alışveriş yapmayı yasaklıyor.

      Ekonominin bir güç olduğunu ve düşmanın zayıflatılması için ekonomik anlamda da mücadele vermenin gerekli olduğunu bu olaylardan böylece anlıyoruz.

      Gelelim günümüze ve bizlere...

      Bizler rahatsız olduğumuz tv. programlarını  şikayet kurumu olan Rtük'e hiç ilettik mi?

      İnternet üzerinden yapılan saygısızlıkları Btk 'ya kaç kere şikayet edebildik?

      Tv.de çocuklarımızın ahlakını bozacak tarzda program yapan kanalları kanal listemizden sildik mi?

      Hep durumlardan şikayet edip durduk da bir türlü harekete geçemedik öyle değil mi ?

      Devamlı  dedikodu yapan arkadaşımızı bu davranışının yanlış olduğu konusunda uyarmamamız,yurt dışında ülkemiz aleyhine lobi faaliyetleri yapan "sözümona yazar"ların kitaplarını almaya devam edip onları dolaylı yoldan desteklememiz,sağlıksız gıda satanları topluca boykot etmememiz de hep umursamazlığımızdan olsa gerek.''Ben harekete geçmeyeyim,neme lazım''.deyip hep bir kahraman bekliyoruz,öyle değil mi? 

      Peki neden o kahraman biz olmayalım?!...

1 Şubat 2020 Cumartesi

26-BAZI AHLAKLI İNSANLARIN ÇILDIRMA NOKTASI:ATEİZM





 Değerli okuyucularım, şöyle bir etrafınıza baktığınızda ne tür davranışlar sergileyen insanlar görüyorsunuz genelde?

  Benim gördüklerimden farklı şeyler görmüyorsunuzdur sanırım...Ahlaklı,vicdanlı insanları tenzih ederim ama toplumun bazı kesimlerinde ben şunlara şahit oluyorum zaman zaman -bu bazen tv.lerden şahit olduğum şeylerdir ;ama hakikaten var olan kurgusal olmayan tavırlar maalesef - Örneğin kimileri devlete ait hazine arazisine kaçak yapı kurar ,seçim zamanı aday olanlara parmağını sallayarak bunu bir pazarlık konusu yapar,kimileri kopya çekerek meslek sahibi olur, kimileri yaptığı inşaatın demirinden vesair malzemelerinden çalar; yaptığı binayı boyayla fayansla parlatır fahiş fiata satar, kimileri satacağı tavuğa antibiyotği dayar, hormon ilaçları verip 20 günde satışa çıkarır. Kimi elektrik direğine kaçak hat bağlar, kimi ameliyat gerekmeyen hastasına ameliyat yaparak aldığı lüks dairenin kredi borcunu ödemenin hesabını yapar...Bu tür olumsuz örnekler uzar gider maalesef. 

   Bu durumlara şahit olup bunlara rest çeken bazı ahlaklı gençler ''eğer İslam buysa ben artık müslüman değilim'' diyerek ateizme kayıyorlar maalesef .Gerçi  bu gençler durumun analizini iyi yapsalar bu gibi olumsuz tutumların İslamdan değil, İslamı iyi yaşayamayan şahıslardan kaynaklandığını anlarlar ama bu gençler İslamı iyice araştırmadan işin kolayına kaçıyorlar maalesef...

   Dini inanışını bir tarafa koyarsak bu tür gençleri ahlakları açısından ben değerli buluyorum.Çünkü ellerini vicdanlarına koyarak yürekten konuştukları için onlarla çok rahat sohbet edebilirsiniz,onlarla sosyal projeler yapabilir,sokak hayvanlarına, açlara, işsizlere yönelik yardımlaşma dayanışma konularında omuz omuza çalışabilirsiniz.Ama  bilmem kaç milyon yetimin,dulun,muhtacın hakkı olan hazine arazisine haksız yere konanlarla, başkalarına yüklü miktarda faturaya sebep olacak olan elektriği çalanla ,kamu malına zarar verenle bunları yapma şansınız yok ne yazık ki.Yani hırsızla,hainle anlaşma noktası bulamazsınız.Ona güvenemezsiniz.Rahatça ona sırtınızı dönemezsiniz.Ne zaman ne yapacağı belli olmaz çünkü; ama vicdanlı,ahlaklı ateist böyle değil.Onunla rahatça konuşabileceğiniz için - eğer inatçı değilse - mantıklı söylemlerinizi kabul edecektir zaten.Hakikate gözünü kapatıp kendini karanlıkta bırakmak istemeyecektir.

  Eğer İslamın adalet yönünü,sosyal yönünü bu gençlere anlatırsanız bence bu gençler İslam'ın en yılmaz savunucuları olacaklardır.Yeter ki bizler özde ve sözde doğru müslüman olalım!


                                                                                            SUMEYE BARUT

39-ARAMIZDAKİ SEVGİ PITIRCIKLARI

   İnsani ilişkilerin nasıl olması gerektiği herkesin malumudur.Bunu tekrar tekrar söylemeye gerek var mı bilemiyorum gene de söylemiş olayı...