17 Kasım 2020 Salı

36-MİRASI HAKSIZCA YİYENLER

   Miras hakkında malumunuzdur ki çokça ayet ve hadis var ;bu konuda birçok hoca vaaz veriyor nasihat ediyor; fakat toplumdaki sıla-i rahim(akrabalık) bağlarının zayıflık ve kopukluk oranlarına baktığımızda hocaları çok da kaale alan olmamış gibi bir görüntü mevcut. Ha, bağları kuvvetli olan yok mu, var elbet, onlar bu yazımın dışında kalanlar.

   Hocaları çok sayıda kişi ''tın''lamadığına göre olaya bu defa ilahiyatçı kimliğimle değil sosyal yönden bakmak isterim.Zaten Allahü Teala da toplumsal ve bireysel zararlarından dolayı birşeyleri yasak etmiş,onları yapmayı günah saymıştır. Bence her hoca aynı zamanda biraz sosyologdur,biraz da ruh doktoru .Toplumu tanımazsanız ruhuna uygun ,ihtiyacı olan bilgiyi ,ilacı (sadra şifa olacak manevi dermandan bahsediyorum) da veremezsiniz nitekim.

   Varise kalan mirası başkaları haksızca çatır çutur yiyorsa varisin hayatından neler eksilir,bununla ilgili gözlemlerimi aktarmak isterim:

   Varis zengin değilse ihtiyaç sahibiyse hakkı olan miras da kendisine teslim edilmiyorsa varisin hayatından umutları eksilir,hayalleri eksilir,insanlara inancı,güveni eksilir,ruhu derin yara alır.''Akrabammm!'' diyip koşarak sarılıp öpeceği ellerden tiksinir,çünkü o eller harama uzanmıştır,çünkü varis çaresizlik içinde gözyaşı dökerken o harama uzanan elller düğünlerde,şenliklerde halay çekip oynamış, eğlenmiştir.Mutlu fotoğraflarını varisin gözünün içine sokarcasına ortalıkta paylaşmıştır.Varis hakkı olanı alamadığından çoluğundan çocuğundan utanmıştır, belki de içine kapanmıştır.Belki bu dert onu mezara kadar götürecektir. 

   Başkalarının hakkına el uzatmak,onu itip kakmak,bir de haline uzaktan dudak büküp gülmek,ne kadar da ''Ebu Cehilvari'' bir davranış.Daha da şirretçesini söyleyeyim mi: köyüne gidip ,el koyduğu miras mallarıyla, çevresine hava atmak için cami yaptırmak,tabelalara kendi ismini yazmak...Ebu Cehil görse herhalde bu davranışa şapka çıkarırdı ''ben bu kadar şeytanca davranamadım'' diye.

   ''Ey haksız yere miras yiyenler! Siz aslında bebeklerin biberonlarındaki sütü içiyorsunuz,bebek sütsüz kalıyor,Okula giden çocuğun alamadığı ek kaynaklarından, ona okulu daha da sevdirebilecek olan cicili bicili kalemlerinden aşırıyorsunuz.Okusa belki okuluna daha çok bağlanmasına sebep olacak olan hikaye kitaplarını çalıyorsunuz.Belki de sizin yüzünüzden çocuklar ortaokul,lise terk oldular daha fazla ilerleyemediler.Gelecekleri sizin sayenizde karardı.Siz belki de bir genç kızın ,görücü gelecek olan babaevine lazım olan günün ihtiyaçlarına uygun olan mobilyalar yerine görücülerini yer minderlerinde otutturmanın ezikliğini yaşamasına sebep oldunuz,tabi anne ve babasının da.Belki de damat tarafı bunu ömür boyu gelin tarafının yüzüne vuracak:''seni aldığımda ne biçim bir evdeydin'' sözü yaralayacak yürekleri.Böylece haksız yere el koyduğunuz miras malıyla evlerdeki huzuru da çalmış oluyorsunuz.

   Konuyu kısaca toparlayalım .Demek ki neymiş:Haksız yere alınan miras malı sadece anneden veya babadan...vb. kalan hakkımızdan fazla olan malı almak değil,aynı zamanda insanların hayallerini,umutlarını çalmak ,bir bebeğin mama parasını, bir öğrencinin kalemini,defterini,simit parasını,geleceğini çalmaktır.Bir genç kızın çeyiz parasını,bir babanın yüzakını,bir annenin onurunu,hayallerini çalmak ve dahası hepsinin yüreklerini parçalamaktır.

   Ey mirası haksız yere yiyenler, hiçbirşey olmamış gibi o pis ,günahkar ellerinizi akrabayız diye diğer mirasçılara öptürmek için uzatmayın,hırsızsınız ve kalpsizsiniz!

   Sözü kelamın en güzeliyle kapatalım:

''"Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz."(Fecr suresi 19. ayet) Sadakallahul aziym.

                        Sumeye Barut


   

   



39-ARAMIZDAKİ SEVGİ PITIRCIKLARI

   İnsani ilişkilerin nasıl olması gerektiği herkesin malumudur.Bunu tekrar tekrar söylemeye gerek var mı bilemiyorum gene de söylemiş olayı...