21 Ekim 2019 Pazartesi

15-EGEMEN GÜÇLERİN GÖLGESİNE SIĞINMA
    Meşhur bir söz vardır,bilirsiniz: ''İnandığı gibi yaşamayanlar,yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar''.
      Prensip sahibi olmak,rüzgarlar karşısında dik durmak kolay değil elbette; ama ne yazık ki bazı insanların tercih ettiği şey ''çoğunluğa ayak uydurmak''tır.Örneğin; bu sene mavi renk modaysa çoğu kişi mavi renkte meta' satan dükkanlara akın eder. ''Hayır, mavi tercihim değil, bana mavi yakışmıyor, başka renk isterim''. diyenlerin sayısı azdır maalesef.
      Oysa ki hayatımızı çoğunluğun görüşüne göre değil evrensel doğrular üzerine kurmamız gerekmez mi? Bizi yaratanın bizden istediği şekilde...
      Dünya tarihine baktığımızda yozlaşmış,bozulmuş toplumlarda ortaya çıkan kahramanlar, çoğunluğa ters olan istikamette giderek bozuk olan sistemi toparlayıp düzeltmişlerdir.Eğer onlar da çoğunluğa uysalardı kaos yüzünden insan nesli çabuk tükenir,hayat biterdi .
      Bazı kişiler ise , tam tersi ,maalesef bulundukları  mıntıkadaki  ''egemen- diktatöryal kişiler''in gölgesinde gezmeyi sever ve onların mutluluğu için çalışırlar .Onların yaptıkları yanlışlara şakşakçılık ederler. Çünkü bu şahıslar komleks sahibidirler. Dolayısıyla bir guruba dahil olmak onlar için elzemdir. Bu kişiler gerekirse kimliklerinden ve kişiliklerinden de taviz verirler; bunların o kişiler için bir önemi de yoktur zaten.
      Bu kişilerin, ''egemen -diktatöryal güçler''  kendilerinden selamı -sabahı keser diye ödleri kopar adeta. Dolayısıyla taviz üstüne taviz verirler. Bir de bakarsınız ki bunlarda ne inanç ne de ahlak kalmış.
      Hak'ka ''Hak'' ! Batıla ''batıl ''! diyebilmesi için kişiye gereken şey özgüvenli olması,komplekslerden arınmasıdır.
      Onun için değerli anne -babalar çocuğunuzu bilgiyle donatarak ve özgüvenli şekilde yetiştirin, ta ki rüzgara göre yön değiştirmesinler ve prensipleri olsun vesselam.
                                                                                           

                                                                                         SUMEYE BARUT

12 Ekim 2019 Cumartesi

 


14-DEDESİNİN AYAĞININ KIRILDIĞI YERDE KENDİ AYAĞINI KIRMAK İSTEYENLER
    Kainatta , dini literatürde sünnetullah dediğimiz, birçok bilimsel kanun mevcuttur. Fizik kanunları, kimya kanunları, biyoloji kanunları, sosyoloji kanunları, coğrafya kanunları ... gibi.
    Mucize durumları hariç, kainatta aynı sebepler hep aynı sonuçları doğurur. Örneğin; bir coğrafya kanunu olarak atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla yağmur oluşur. Bir sosyolojik kanun olarak savaşlardan sonra kıtlık ve göç olur. Fizik kanunu olarak da suyun kaldırma kuvvetinden dolayı koca gemiler su üstünde durur...vb.
    Bu girizgahtan sonra asıl anlatmak istediğim kısma geleyim : Büyüklerimizin nesilden nesile aktardıkları tecrübelere... Eğer dedemiz evvelde kaygan bir yolda yürümüş ve düşüp bacağını kırmışsa bizler o kaygan yoldan geçerken dikkatli olmalıyız.Çünkü heran  bizim de kayıp düşme riskimiz vardır.
    Dedemiz bize tecrübesini aktarıp bizi uyarırsa ona karşı gelmek yerine onun dediğine kulak vermeliyiz.
    Peki acaba yeni neslin kaçı  büyüklerinin tecrübelerine önem veriyor?
    Kendi aklını herşeyin üstünde gören, herhangi bir değer tanımayan , büyüklerinin nasihat ve tecrübelerine kulaklarını tıkayan, yaşlılara ''eski kafalı'', ''yobaz'' etiketi takan gençlerin sayısı ne yazık ki az değil.
    Oysaki büyüklerimizin tecrübelerinden kendimize ders çıkartmamız gerekmez mi? Eğer ki ders almıyorsak unutmayalım ki ''tarih tekerrürden ibarettir''.
    Büyüklerimizin öğütlerinin bize yol haritası olması temennisiyle ...

                                                                              
                                                                                                       SUMEYE BARUT
13-YORUMSUZLAR


    Toplumumuzda azımsanmayacak sayıda olan ve benim kendimce ''Yorumsuzlar'' ismini taktığım bir kesim var ki şu özelliklerinden dolayı onları çok sevimsiz buluyorum:
    Konuştuğunuzda sizi çok iyi dinler fakat konuştuğunuz konuyla ilgili kendi gerçek fikirlerini size açmazlar, ketum dururlar.Aslında çok zekidirler bundan dolayıdır ki gözlemlerindeki analizleri çok isabetlidir.Muhataplarını çok çabuk çözerler; muhataplarının durduğu safı hemen kavrayabilirler fakat nedense esrarengiz hale bürünmeyi severler.
    Bu ''Yorumsuzlar'' için evrensel doğruların pek de bir önemi yoktur. Onlar için tek önemli şey kendi menfaatleridir.Muhataplarının hak veya batıl safta olmasına göre onlar da bukalemun gibi hemen renklerini değiştirirler. Batıl fikirler karşısında dik durmaz ve batılla mücadele etmezler. ''omurgasız'' ve ''tatlı su müslümanları'' adı da verilen bu yorumsuzlar ahirete de tam olarak inanmadıklarından olsa gerek Hz.Musa'yla bir araya gelseler Firavun'u, Firavunla bir araya gelseler Hz. Musa'yı kötüleyebilirler. Şu hadis bu özellikteki  kişilerin imanları hakkında bize ipucu veriyor nitekim:''Aldatan bizden değildir.''
    İşin acı kısmı bunlar Müslüman kılığıyla karşınıza çıkarlar ama İslam'a en büyük zararı da bunlar (batılı alkışlayarak ve batıla omuz vererek ) verirler.
    Sizin anlattıklarınızı çok güzel dinleyip hiçbir zaman eleştiri yapmadan devamlı söylediklerinizi onaylayan fakat kendi gerçek fikirlerini  size açmayan bu ''Yorumsuzlar''a asla güvenmeyin sevgili dostlar ve onlardan usulca uzaklaşın. Çünkü sizden topladıklarını ''Firavun''a sunmaya gideceklerdir.
               

                                                                                                                        Sumeye BARUT


6 Ekim 2019 Pazar

11-EGOLULARIN YOLLARDAKİ PSİKOLOJİK SAVAŞI
    Egolu olan kişileri nasıl farkedersiniz değerli okurlarım?
    Ben genellikle gördüğüm insanların egolu olup olmadıklarını kalabalıklar içindeki tavır ve tepkilerinden anlamaya çalışırım.Ençok da trafikte bunu anlamam kolaylaşıyor.Öyle ki; trafikte sağa veya sola dönüş yapmak istediğinizde veya dar alana hapsolduğunuzda size yol verebilecek durumda olan bazı araç sahipleri burunlarını havaya kaldırarak ve geçmenize mani olacak şekilde hızlanarak ömrünüzden ömür yiyorlarsa onların egolu-bencil biri olduğundan şüphe etmemeniz gerekir bence.
    Bu özellikte olan  insanları avm'lerde ve marketlerde de tanıyabilmenız mümkün...Bunlar, market raflarının arasındaki daracık bölümlere ailece dikilir market arabalarını da yatay şekilde koyarlar.Geç geçebilirsen...Halbuki market arabalarını dikey koysalar rahatlıkla oradan geçebileceksiniz ama bunların niyetleri bozuk ya, illa ki sizin kendisinden rica minnetle arabayı yana çekmelerini talep etmenizi beklemektedirler.Kendilerinden yolu açmalarını rica ettiğinizde de somurtarak ve çok yavaş hareketlerle arabalarını yolunuzun ortasından alırlar.
    Bu egolu insanlar kaldırımda,  avm'lerde ...vb.  toplu yaşanılan yerlerde hep geçiş üstünlüğü isterler. Yürürken eğer siz yana kayıp yol vermezseniz üzerinize üzerinize yürürler.Bilinçli şekilde omuzunuza çarpıp sinirlerinizi bozmaya çalışırlar.
    Bazılarının elinde  sigara olur ve geçtiğinizde kıyafetinize heran değip yakacak şekilde sigaraları yana doğru tutulmuş vaziyettedir.Egolu şahıs bu şekilde sizinle psikolojik savaş yapar ve yolda geçiş üstünlüğünü elde etmeye çalışır.
    Ne diyelim; Allah böylesi egolu ve bencil insanlara empati kurmayı nasip etsin.
                                                                                                           SUMEYE BARUT

39-ARAMIZDAKİ SEVGİ PITIRCIKLARI

   İnsani ilişkilerin nasıl olması gerektiği herkesin malumudur.Bunu tekrar tekrar söylemeye gerek var mı bilemiyorum gene de söylemiş olayı...