28 Aralık 2019 Cumartesi

22-PARA HESABINI YANLIŞ YAPANLAR
Yoksulluk çekenlerle ilgili bu yaşıma kadar ki gözlemlerimde öğrendiğim şey;gördüğüm kişilere Yüce Allah'ın  mal mülk edinmeleri konusunda çeşitli imkan ve fırsatlar yarattığını ama bu kişilerin hayatlarında hesap hataları yaparak bu imkan ve fırsatları yeterince değerlendiremedikleridir.
Eğer biri ,hayatına isyan ederek ''neden ben yoksulum? Neden şu arkadaşım bu kadar zengin?'' diye veryansın edecek olursa nedeni kendisinde araması gerektiğini kendisine peşinen söyleyebilirim.(Çok fakir,mütevazi hayat yaşayan Peygamberlerin de var olduğundan dem vuracaklar olursa eğer onlara da sözüm :O fakir hayat Peygamberlerin kendi tercihiydi.Onlarınki hesap hatası değildi.Ahiret hayatını tercihte birinci sıraya koymaları sebebiyle bu durum oluşmuştur.).Gördüklerime örnek verecek olursam:
Mesela bir keresinde bulunduğu şehirde yoksul bir hayat süren bir tanıdığıma farklı bir şehirde iş kapısı açılmış, kendisine mekan değiştirirse alanıyla ilgili bir işe girip ailesiyle müreffeh bir hayat yaşama imkan ve fırsatı doğmuştu.Fakat bu tanıdığım şehir değiştirmeye yanaşmamış,garantisiz işlerde kimi zaman aylarca işsiz kalarak hem kendisinin hemde akrabalarının huzurunu kaçırmış,ailesiyle topluma yük olmuşlardı.Oysa ki ''insan doğduğu değil doyduğu yerde yaşamalı.''

Bir başka tanıdığım 90 metrekarelik arsa içinde olan ahşap bir evde oturarak evinin kışın bir türlü ısınmadığından, evin eski olduğu için tamirat derdinin bitmediğinden ,türlü haşeratın evdeki varlığından şikayet edip durur etrafındakileri bunaltırdı.Oysaki elinde var olan imkanı değerlendirip arsasını bir müteahhide verseydi daha rahat,konforlu bir hayat sürecekti muhtemelen.

Beşinci kez ana-babasının ,evli kız kardeşlerinin mallarına ceberrut bir şekilde el koyup ailesini dolandıran birine altıncı defa güvenip yüklü miktarda borç veren bir daha  da verdiği borcu geri alamayan abisini de gördü bu gözler.Haşa burada Mevla'nın suçu ne?...

Gene bir başka tanıdığım geçici bir işte çalışan oğlunu evlendirip ''gelinle aynı evi paylaşamam'' diyerek oğlunu kiralık ev tutmaya zorladı.Halbuki iki-üç yıl dişlerini biraz sıksalardı iki taraf da gelirlerini birleştirip giderlerini paylaşsalardı, biraz da tasarrufla  üç yılın sonunda rahata ererek yeni evliler ayrı eve çıkabilirlerdi.Oysa ki şimdi kiralık evde işsiz karı koca ve art arda iki küçük çocukları yarı aç ve ana -babaya kırgın hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.Öte yandan işsiz evlatlarının bu muhtaç durumlarına üzülerek stresten türlü hastalıklar geçiren ana-baba da her ay çoğu zaman gönülsüz oğullarına emekli maaşlarının bir kısmını paylaşmak durumunda kalıyorlar.Sonuç: her iki ev de mutsuz,her iki ev de yarı aç...

Çalıştığı işte kazandığı maaşın büyük bölümünü estetik ameliyata,kozmetiğe, çeşit çeşit temizlik ürünlerine yatırıp-ki biraz arap sabunu ve sirke bir çok şeyi temizler- bir dahaki ay maaş gününü zor getiren nicelerini de gördüm. Kazancının büyük kısmını çocuğu için pahalı marka oyuncağa yatırıp karnını tost yiyerek ve öğün atlayarak geçiştireni de...

Ne diyelim: fırsatlar rüzgar gibidir, geldiğinde tutmak gerek;pişman olmadan önce!...


                                                                                    SUMEYE BARUT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

39-ARAMIZDAKİ SEVGİ PITIRCIKLARI

   İnsani ilişkilerin nasıl olması gerektiği herkesin malumudur.Bunu tekrar tekrar söylemeye gerek var mı bilemiyorum gene de söylemiş olayı...